29 Nisan 2015 Çarşamba

Öteki üzerinden olaya bakmak


Hep öteki üzerinden anlamaya çalışıyoruz meseleleri Allah bize sabır versin karşımızdaki delirmiş gibi düşünüyoruz ve hayatımız bunun üzerine kurulu bu çok ilginç bir şey. Ve böyle böyle hayatımızı geçiriyoruz sorgulama az yaşama ve düşünme acayip çok.

Türkiye'deki yakın dönemden itibaren gerçekleşen farklı çevreler olarak değil ama Türkiye'de sosyal olayların bize öğrettiği nelerdir acaba. Kültürel ve sosyal ayrımcılık taraf mı var tam adını koyamadık. Sosyal sorunların topluma bakan tarafları nasıl acaba? biz hep siyasete bakan taraflarını konuşuyoruz. Nefret dilinin yaygınlaşması empati terk edilmesi ve kültürel değerler ifadesinin sığılışması söz konusu ve gittikçe derinleşen bir durum var. Bu konuda herkesin düşünmesi gerekmektedir. Birinin size bunları düşünmesi yerine herkesin kendi kendine bunları anlaması ve bir şeyler yapması gereklidir.

Koyduğumuz mesele tamamen geleneksel ve modern dünyanın hikayesidir aslında.

28 Nisan 2015 Salı

Bisiklet üzerine



Beğenmek hiç bize ait olmayan bir şeydir. Beğenmek lafı eskilerde yoktu. Fiil olarak çok yoktu. Hoşlanmak gibi vardı. Sosyal medyada bile hemen beğenip geçiyoruz ve hemen unutuyoruz.

Beğenmek kişiye göre değiştiği söylenir ama şu gerçek var ki eğer bir şeyi çok kişi beğenirse o beğenilen bir şeydir ister istemez beğenmezsen kendini toplumun dışında olan bir şey olarak görüyorsun.

Bisiklet şu an moda değil ama biri moda olarak bisiklet binse ve moda olsa herkes bisiklet alır. Her bisiklet gördüğümüzde duygulanırız ve beğeniriz. Herkes bisiklete biner ve kıymete biner niye çünkü herkes bisikleti beğendi ve sevdi diye severiz.

26 Nisan 2015 Pazar

Kitap'ın serüveni


Kitap sanıldığı kadar eski bir şey değil. Modern anlamda derin konuyu işleyen bir bütünü inceleyen kağıt yığınına kitap denilmesi yeni bir olay yani 16. yüzyıldan itibaren aramıza gelmiştir.

Reüsül-küttap kitapların değil defterlerin yani kayıtların reisidir. Matbaayı icat eden çinlilerdir, büyük bir tahtaya kelimeleri oymadır. Lüthenbergin ise yaptığı kelimeleri oynamaktır. Kağıt enstütüsünden ortadoğudan avrupaya yaygınlık kazanması ve kağıdın daha ucuza üretilmesi patlamaya neden oluyor. Avrupa'da böyle müthiş bir kitap yayılması var. Demokrasileşen ucuzlayan kitap yine herkese ulaşamıyor çünkü okuyan sayısı az.

Cumhuriyetten sonra uyruk düşüncesi ortadan kalkınca kitaba yakınlaşma başlıyor bu da 19. yüzyıla kadar gelmiştir demek ki kitap yeni bir olay. Bu kadar bollaşması ise 20. yüzyıl zamanlarında olmuştur. Sanki insanlar eskiden beridir kitap varmış zannediyorlar. Kitap neden bu kadar gecikti diye sormamız daha mantıklıdır.

İnsanlar da bir kitap olabilir, insanın kendini okuması ile ilgili bir şeydir kitap okumak ve kültürümüz de büyük ölçüde kulaktan kulağa aktarılan bilgilerden oluşmaktadır.

24 Nisan 2015 Cuma

Gönül gözlerinizden öperim


Gözler rengini kaybetse de her gün, fabrika ayarları insanda maalesef yok, güncelleme var ama hep elindeki sürümden bir öncekine dönüyoruz. Hücreler, elbiseler ve işletim sistemlerimizi yenilerken hep eskitiyoruz kendimizi.

Bir sürü yalan söyledik tek gerçekle yıktık.
Umut ettik avuçlara sığmayacak kadar bir kişiye umut olamadık.
Paraları birbirine sürttük ama bir sevgiye harcayamadık.
Çok göze baktık ama bir göz de yok olmadık.
Hep güçlü ve bilirkişi gibi göründük ama  bir hiçlik mertebesine ulaşamadık.
O kadar yazı yazıldı ama bir savaşı durduramadı.
Biliriz her şey doğru ama bir eğri bile olamadık..


“Hayat bir çocuğun güldüğü, karnının doyduğu kadar hayattır" Gönül gözlerinizden öperim

20 Nisan 2015 Pazartesi

Kendiniz olun


Kişi insanların arasına giremez hale geldiğinde, insanlar arasında konuşamaz hale geldiğinde sosyal fobi olmuşunuz demektir. Sosyal fobi sahipleri her an hata yapacağım zannederler. Toplumda efendiler sevilir ağır olda molla desinler diye öğütlerler. Böyle olunca da pısırık derler ve horlarlar. Haşeri çocuklar cevval çocuklar atak oldukları için biraz bastırırlar. bizde normları bozmamak için uğraşılır.

Çocukları hizaya sokmak gerekmez ve yaratıcı olsun muhalif olsun ne olur ki sizin çocuğunuz da muhalif olsun bu o kadar zor olmamalı bu kadar da olsun değil mi. İnsanların muhalif olması bizde istenmek.Bunun yanında özgüven de verilmeli. Bizim toplulumuzda herkes bir birinden aşağı görüyor bir kimseyi. Bizim toplumda memur amir karşısında, müdür öğretmen karşısında utanır ve kendini ifade edemez. Hata yapın işte lan kafanızda korkularla yaşamayın ve yaşatmayın.

Hepimiz yanlış yaparız önemli olan o yanlışta ısrar etmemek gereklidir. Bırakın insanlar yanlış yapsın, yapsın ki doğruyu bulsun insan yanlış yaptığı zaman bırakın doğruyu bulana kadara uğraşsın. Bırakınız efendim, kendinizi ve başkalarını idam etmeyin.

19 Nisan 2015 Pazar

Kriz gelecek


Bir kriz gelecektir her zaman dünya da ve ülkemizde kriz beklenir durur. Cumhuriyet tarihinde her zaman kriz beklenmiştir. Ve bu krize önlem almaya çalışırlar durular siyasiler bunu engellerler ya da ötelerler ama bir kriz korkusu tüm vatandaşların yüreğine salınmıştı bu böyledir ve sanırım dünyanın sonuna kadar da böyle olacaktır.

18 Nisan 2015 Cumartesi

Yoruluyoruz


Kapitalizmin bize dikte ettiği bazı şeyler var. Herkes kaygılı biraz ilişkiler de yaşantıda her şey kaygılı her şeyi bildiğimiz ve gördüğümüz içinde biraz bu. Bir insanı eninde sonunda bir şekilde üzebiliriz.

Bir kişiye bazen duygusal anlamda sahip olunamıyor bu savaş her zaman var ve yaşadıkça olacaktır. Bir yerde şunu yap bun yap derseniz ama içten gelmesi lazım yoksa ciddi anlamda sorun oluyor. Bilinç altını temizlemek ve olduğumuz yerden biraz uzaklaşmak herkese biraz fayda sağlayacaktır.  Stres ve baskı sevgiyi ispatlama çabası insana bazen değişiklikler yapıyor ve inanılmaz bir şekilde yoruyor ve eninde sonunda bir şeylerin ters gittiğini anlıyor ve yoruluyor ve sonuç olarakta boşuna yoruluyoruz. Ha madem yoruluyoruz ama boşuna gidiyor bazı şeyler. Küçük yaşta küçümsenen ve itelenen insanların büyüdeükçe daha iyi olacağını zannetmek yanlış olur o kişi yaş ile beraber daha saldırgan ve eksik tarafları o kadar çok olacaktır. Cezalandırıcı zamanın da kim olursa olsun bu kişi bir şekilde toplumu zehirliyor. İnsanları dinleyelim ve onları anlamaya çalışalım.

17 Nisan 2015 Cuma

Çocuğu durdurmayın



Çocuğumuzun başarılı olmasını istiyorsak başarı hakkında yazılmış çizilmiş hikayelere bakmamız lazım. Bunların en önemlisi ise kendine güvendir ilk önce çocuğa kendine güvenme telkin edinilmesi lazım. Çocuğun ben yapabilirim duygusuna dikkat ediyor musunuz?

Türkiye'de şirket kurmuş ve yirmi yıl şirketi devam ettirmiş insanlara baktığımızda eğitimli değillerdir ve güvenlidirler kendilerine bu böyledir yani kendine güven hadisesi küçüklükten beridir gelişir çocuk gelişirken kendine güvenmesi için yemekten sonra tabağı taşımak ister annesi der ki dur kırarsın taşıma der bu yanlış annesi bırak tabağı kırsın ama o çocuk gelişsin. Bu anne baba kötü anne değil sadece bilmiyor. Daha sonra o çocuğa züccaciye dükkanı açarsınız ama gel gör ki keşke o çocuk o tabağı kırsaydı da kendine güvenli yetişseydi.

Başarmış insanların hayatına girin mutlaka hayatı başarısızlıkla ve mücadele ile dolmuştur bakıyoruz ki bu insanlara çok sıkıntı çekmiş ve bunlardan ders almış. Deneyimleyen insana eğitime gerek yoktur o kişi kendi kendisine bu işleri yapar ve halleder kendi kendine halleder. Ama ilk önce bu işler çocukluktan başlar anna babalar hadi göreve. Yaşama hazırlamak gerekir eğer kişi içerisinden gelirse yapar bir şeyleri bir şeyi alıp nakliyat yaparsan o sırıtır ve o taşımacılık yapay olur bu zaten uzaktan fark edilir. Çocuk hiçbir zaman öğrenmekten kaçmaz yeter ki dikkatli ve kaliteli eğitim verelim.

Dejavu yaşamak



Bunu ben yaşamıştım duygusu herkesin yaşayacağı bir şeydir kişi ben bunu yaşadım diyebilir ya da kişi yaşadığını unutuyor bir kez daha yaşıyor eski yaşadığı aklına geliyor. Sık sık yaşırsak bunun altını araştırmak lazım kabus gibi tekrar dönüyorsa buna bir doktorla bakmak lalzım.

Dejavu beynimizin bize oynadığı bir oyun aslında geçici hafızadan kalıcı hafızaya geçtiğimizde bilgilerin akışı arasında az bir fark oynuyor ve beyin size oyun oynuyor ve siz o hissi yaşayıp biraz da keyif veriyor size. Dejavu normal bir insanın gördüğü şeydir. Sürekli bir elektrik deşarzdır aslında.

Dejavu Fransızca bir kelime. Aslında oraya geldiğini yaşadığı iyi biliyor ama onu geri çağırabilemiyor. Bu subjektif yaşantıları ölçmekte kolay değil herkesin anlattıklarını ölçmeye çalışmaktır uzmanların yaptığı kimi zaman da ızdırap veren öznel bir deneyim haline geliyor ama burada çok bileşen var.

16 Nisan 2015 Perşembe

İnsan ve konuşma

Korku Ettik güven duygusunu iyi oluşturmamız lazım. Güven mi vereceğiz yoksa korku mu korkmazsınız Kimden. İşte o sizi seviyordur. Ama Kimden korkulmaz biliyor musunuz akıllı olandan. Aklıma Bir Şey geldi. Birisi kahveye girmiş demiş ki karısından korkan ayağa kalksın demiş herkes ayağa kalkmış birisi de ayağa kalkmamış sormuş neden kalmadın diye o da demiş ki karı deyince ayağımın bağı çözüldü demiş. Kendisine benzeyenden Korkmazlar insanlar genel Olarak bu böyledir.

Mesut yılmaz yavaş, İnönü ise hızlı konuşurdu. Bu ikisi anlaşır mı anlaşamaz biz de konuşurken karşıdakine ayak uydurmalıyız ki fikirlerimizin uyuşması için ilk önce hareketlerimiz uyuşması lazımdır. 

14 Nisan 2015 Salı

ABDURRAHİM KARAKOÇ - Hayatı ve Şiiri Üzerine

Türkiye yönlendiriliyor

Yazılarda şu ton kullanıyor, Beşar El Kaide ile savaşıyor, Türkiye El Kaide'ye yardım ediyor diyorlar. Dışarıda yarışan sermaye kuruşlarını çok ciddi bir şekilde incelememiz lazım. Ortada bir şekillenme var ve 5 sene önce söylediğimiz şeyler şu an farklı bir dogmatik olarak doğmaya başladı.

Türkiye'deki medyalar baktığımız zaman, medya sahipleri kimlerdir diye bakılması gerekir. Medyayı elinde tutan ailelerin kimlerle ilişkisi vardır diye bir bakalım. Bu ilişkiler yurt dışı ilişkileri nasıl bakılması lazım. Bunlara bakıldığında karşımıza çıkan şey belli bir yönlendirmenin olduğudur.

Adana meyveyi sattırmazlar gariban köylüye derler ki git ziraat mühendisi bul kendi kendini kontrol ettir derler ve o köylüyü pazardan çektirirler. Bu böylediler. Arzu edenler bunları okusunlar. Bunlar onlarca kitaplar va 1945'ten bu yana bunlar görülüyor. Türkiye'nin Nato kıskacında olduğu ortada içeride gazetecilerin, askerlerin olması tesadüf mü?

Sağ sol

Sağ soldur başka bir gün başka bir şeydir. Bu arada ülkeden milyar dolar gider. Başartüyü çözüldü arkadan başka bir şeyler çıktı. Yasayı kimse aşmamalı. Başaörtü şartlarında sıkıntı yokken yasayı kimse açamıyor. Abdullah Öcalan'ı  dışarı başbakan bırakamaz, kafasına göre kimse kimseyi affedemez. Yasayı ben koymadım. Bizim elimizde değil bunlar bunlar erk tir erk kimse artık. Ya da erk i iyi takip etmek ve uyanık olmak lazım gereklidir.

Yasaları uygulanma biçimlerini kim neden koyuyor çok dikkatli olmak gereklidir. Özgürlüğe olan defans her zaman olmalı, hangi partiden olunursa olunsun bir çıkış yol var ise bir birimizin özgürlüğüne karışmaması. Özgürlüğün bir sınırı vardır ve o yine yasa ile sağlanır.